Bakan Koca: 15 yıl sonra hepsi devletin olacak
Sağlık Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin yanı sıra, Hudut ve Sahil Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları, Komisyonda Sağlık Bilimleri ve Teknolojileri Anonim Şirketi konusu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, komisyonda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bu yüce çatı altında yapılan görüşmelerin kolay olmadığını biliyoruz.
Konuşmasına Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını saygı ve rahmetle anarak başlayan Koca, “Biliyoruz ki, onun zamanından itibaren bu yüce çatı altında hakikati tespit etmek için milletimiz adına yapılan toplantılar ve tartışmalar, hiç de kolay olmadı. “Önemli olan gerçek ortaya çıktıktan sonra her şeyi bir kenara bırakıp ona göre karar vermektir” dedi.
“Kanserli çocukları Türkiye’ye getirmek üzere Mısır’a girerken onları karşılama daveti aldım.”
Koca, Gazze’ye gönderilen yardım gemisinin saat 23.00’te İzmir’den hareket edeceğini belirtti. “Yarın Mısır’ın El Arish limanına varacak. Bu süreçte Mısır’a gelen ilk kargo gemisi olacak. İçerisinde 8 sahra hastanesi, 20 ambulans, 500 ton tıbbi malzeme ve ilaç bulunuyor. Komisyon toplantılarımıza verilen arada Mısır Sağlık Bakanı ile görüştüm. Toplantımız biraz uzun sürdü. Yaklaşık 1 saat boyunca istişarelerde bulunduk. Geçtiğimiz günlerde kanserli çocuk hastalarını Türkiye’ye getirip Mısır’a girerken onları karşılama daveti aldım. Bu zorlu ortamda kanser hastalarını tedavi için ülkemize getirmek adına önemli bir adım attık. Üç ülkenin sağlık bakanları olarak aldığımız kararla sağlık uyum ekibi kuruldu. İnşallah en kısa sürede hastaları güvenli bir şekilde tedavi için ülkemize getirebiliriz” dedi.Bir açıklama yaptı.
“Şehir hastanelerinin tamamının sağlık hizmetini hiçbir yüklenici firmaya vermedik.”
Koca, şehir hastanelerinin tamamının hiçbir zaman hiçbir müteahhit firmaya tıbbi hizmet vermediğini belirterek, şöyle konuştu: “Başta kemoterapi olmak üzere Fizik Tedavi Hastanesi gibi bazı tıbbi hizmetler de işletmeye verildi, bunlar sözleşmeye dahil edildi. Bunların hiçbirine yer vermedik. Bu hastanelerin geç açılması ve diğer bazı sorumluluklarını yerine getirmesi dikkate alındığında 25 yıllık sözleşme süresini kesmediğimiz şehir hastanesi kalmadı. Yeni açılan İzmir Şehir Hastanesi’nde 25 yıldan 10 yıl 3 ay kesildi. İzmir Şehir Hastanesi’nin bedeli 14 yıl 8 ay süreyle ödenecek. 14 yıl 8 ay sonra devletimizin olacak. İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde 6 yıl 7 ay süreyle tedavisi kesildi. 15 yıl 5 ayı var. 15 yıl sonra Çam ve Sakura Şehir Hastanesi devletimize ait olacak. Kocaeli Şehir Hastanesi’nden taburcu olalı 9 yıl 9 ay oldu. Kocaeli Şehir Hastanesi, bugünden itibaren 15 yıl 1 ay sonra devlet mülkiyetinde olacak. Etlik Şehir Hastanesi geçen yıl açıldı. 7 yıl 8 aylıkken ilişiği kesildi. Geriye kalan süre bugünden itibaren 16 yıl 1 aydır. Bilkent Şehir Hastanesi’nden 3 yıl 1 aylığa transfer oldu. Bugünden itibaren 17 yıl 5 ay. Kesilmeyen hastane kalmadı. “Özellikle üzerimize düşen sorumlulukların yerine getirilmediğini göz önünde bulundurarak, kamu yararı ne gerektiriyorsa, imkanlarımız ölçüsünde gereğini yaptık.”dedi.
“15-16 yıl sonra yeni açılan şehir hastaneleri dahil tüm hastaneler bu durumda.”
Bakanlığın sözleşme kapsamında sahip olduğu en büyük gücün açılış takvimi olduğunu vurgulayan Bakan Koca, “İstediklerimiz olmazsa, istediğimiz noktaya ulaşamazsak bu nedenle açılışa izin vermedik. Şu anda şehir hastanelerinin ortalaması 17 yılı geçmiyor. 15-16 yıl sonra yeni açılan şehir hastaneleri dahil tüm hastaneler bu devletin oluyor. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanemiz normalde sözleşmede bizim değildi. 480 üniteli Diş Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak faaliyete geçecek ve hastane bizim olacak” dedi.
“Hepsi sözleşmeye bağlıydı ama sözleşmeye bağlı olmayanların hastanesi açılmadı.”
Baz fiyatı 3 yıl önce TBMM’den geçen yasa sonucunda belirlediklerinin altını çizen Koca, “Birçoğunuz muhtemelen fark etmediniz çünkü 11 yıl önce gördüğünüz gibi fiyatların ani değişmesi riskini biliyoruz. Şehir hastanelerinde oluşabilecek döviz ve enflasyon çok büyük. Dolayısıyla bu riski en aza indirmek için önünüze bir kanun unsuru getirildi ve Meclis’ten geçti. Neydi o, tavan fiyat uygulamasıydı. Yani ne olursa olsun döviz ve enflasyondaki dalgalanmanın zirve noktasını geçmeyecek bir düzenlemeydi. Bu nedenle yeni dönemde geriye dönük olanlar da dahil hepsi için tavan fiyat belirledik. Yani devletin en yüksek noktada verebileceği toplam rakamı artık biliyoruz; aşağıda olabilir ama yukarıda olamaz. Bunların hepsi sözleşmeye bağlıydı, sözleşmeye bağlı olmayanların hastanesi açılmadı” dedi.
“En yüksek noktada verilecek rakam tüm şehir hastaneleri için 27,5 milyar Euro”
Ayrıca şehir hastanelerinin kullanım ücretine ilişkin Bakan Koca, “Kiradan bahsediyorum, tüm şehir hastaneleri için verilecek maksimum miktar 27,5 milyar euro.”
“Şehir hastanelerinin metrekare maliyeti günümüz parasıyla 1.645 euro.”
Bakan Koca, şehir hastanelerinin cihaz ve tüm altyapılarıyla birlikte birim metrekare maliyetinin bugünkü parayla 1.645 euro olduğunu kaydetti.
Şehir hastanelerinin toplam bütçe içindeki payının her geçen gün azalacağını belirten Koca, “Çünkü tavan uygulaması var. Ödemelerin büyük çoğunluğu ilk yıllarda yapılmaktadır. Bu nedenle ödemeler giderek azalıyor. Şehir hastaneleri yapılıyor diye hiçbir hastaneyi kapatmayacağıma kararlıyım. “Davranışım bu yönde olduğundan emin olun” dedi.
Bakan Koca ayrıca, şu anda yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan bazı hastanelerin bulunduğunu ve bu hastanelerin eskisine göre daha kapalı alanlarla inşa edildiğine dikkat çekti.
Şehir hastaneleriyle ilgili olarak kira garantisi dışında herhangi bir garantinin bulunmadığını belirten Koca, “Hasta sayısı, doluluk oranı, Tomografi, MR çekimi gibi durumlarda asla garanti söz konusu değildir.”
“Toplam muayene sayısında geçen yıla göre artış yüzde 20”
Geçen yıla göre toplam muayene sayısındaki artışın yüzde 20 olduğunu belirten Koca, “Bu yüzde 20’nin yüzde 31’i birinci basamakta, yüzde 13’ü ikinci ve üçüncü basamakta. Toplamda bu dönemde yüzde 20 daha fazla hasta görüldü. Bunun dışında her gün ortalama 1 milyon 100 bin kişi birinci basamak sağlık hizmetine, 1,5 milyon kişi ise ikinci ve üçüncü basamaklara gidiyor. Ortalama 2 milyon 600 bin. Acil servise gelen sayı ise 300 bin. 600 bini Merkezi Doktor Randevu Sisteminden (MHRS), 600 bini ise randevusuz geliyor. Yani randevusuz MHRS randevusu kadar hasta görüyoruz. Günlük açtığımız MHRS sayısı ortalama 950 bin. 950 binin sadece 600 bini MHRS ile geliyor. “Yani 1/3’ü boş” dedi.
“Yan dalla ilgili cazip koşullar yaratmamız lazım.”
Bakan Koca, Beyaz Reform sonrasında tüm ana şube şubelerinde yüzde yüze yakın doluluk oranına ulaştıklarını belirterek, “Yan branşlarda bunu başaramadık. Şimdi yüzde 54. Önümüzdeki dönem tekrar imtihan olacağız ve biz de o imtihanda görüneceğiz. Yan kısım için de cazip koşullar yaratmamız gerekiyor. Bu nedenle bildiğiniz gibi Meclis kapanmadan önce zorunlu hizmette bir düzenleme yapılmıştı. Öte yandan mali açıdan da düzenlemeler daha sıkı hale geldi. Yan dal uzman ve asistanlarını da mali açıdan ana dal uzmanlarından ayırıyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu sorunun bittiğini göreceğiz” dedi.
“2023 yılında 401 hekimin yurt dışına gittiği görülüyor”
2022 yılında yurt dışında çalışan kişi sayısının sadece 450 olduğunu kaydeden Koca, “2023 yılında 1.321 kişiden 401’inin yurt dışına gittiği görülüyor. Bu 401 kişinin 250’si pratisyen hekim ve asistan, 149’u uzman hekim. Dolayısıyla yurt dışına gidenlerin 1/3’ünün uzman, 2/3’ünün ise uygulayıcı olduğunu görüyoruz. Doktorlar çoğunlukla Katar, Kuveyt ve Dubai’ye, ardından da Almanya’ya gidiyor. 30, 40, 50 bin doları bizim yüzümüzden veremeyiz. Ayrıca eğitim amaçlı da gidiyorlar. 205 bin doktorumuz var. Kaç tane gidiyor, 401, 450, 500, 600 olsun. “Binde 1.9 olsun, 2, 2 buçuk, 3, 4 olsun” dedi.
OECD verilerine de değinen Koca, “Almanya’daki doktorların yüzde 5’i yani 18 bin 800, İngiltere’deki doktorların yüzde 8,6’sı yani 18 bin 314’ü yurt dışında. Biz bununla karşılaştırılabilir miyiz? “Dünyada pandemi sonrası yaşanan durumun bize yansımasının ne kadar az olduğunu söylüyorum” dedi.
“Beyaz Reformasyon özelden kamuya dönüşü hızlandırdı”
Koca, konuşmasında kamu ve özel hastanelerde çalışan doktor sayısına da değinerek şunları söyledi:
“Beyaz Reformu sonrasında uzman hekim sayısı 48 bin 858’den 55 bin 923’e, yani 7 bin 65’e çıktı. Sadece uzman sayısı arttı, kamuya dönüş yaşandı. Özel sektörde ise 31 bin 622’den 30 bin 510’a yani 1112’ye düştü. Özel sektör artmadı, dolayısıyla Beyaz Reform özelden kamuya dönüşü hızlandırdı.”
“Gri Kod uygulamasını pilot olarak başlattık, yakın zamanda tüm ülkeye yaygınlaştıracağız.”
Şiddetin şekli ne olursa olsun hayatın hiçbir alanında yer almaması gerektiğini vurgulayan Koca, “Sizlerin desteğiyle tüm insani bağları yok eden şiddetle ilgili önemli bir yasal düzenleme yapıldı. Sağlıkta, özellikle Beyaz Reformu’ndan sonra Beyaz Kod verilen şiddet olaylarının sayısı 1 milyon kişi başına 23’ten 12’ye düştü. Yani Beyaz Kod azalıyor. Şiddete ilişkin İçişleri Bakanlığımızla Gri Kod uygulaması başlatıyoruz. Temel amacı; Yasal süreç başlamış olması nedeniyle ileride olası bir durum olması durumunda hem başhekim yardımcısını, hem polisi hem de güvenliği uyarmayı amaçlayan bir uygulamadır. Hem polisimizin hem de güvenlik personelimizin sayısını artıracak bir uygulamadır. “Pilot olarak başladık bunu, çok yakında tüm ülkeye yaygınlaştıracağız” dedi.
“SMA tedavisinde kullanılan iki ilaç tedavi rehberimizde yer alıyor.”
SMA tedavisinde kullanılan iki ilacın tedavi kılavuzunda yer aldığını sözlerine ekleyen Koca, “Biri ülkemizde ruhsatlı, diğerinin ruhsatı kesme aşamasına geldi. Bu ilaçlardan biri hastane ürünü, diğeri ise eczane ürünü olarak kullanılabilmektedir. Gen terapisi konusunda çalışmalarımız son aşamaya geldi ancak bu konuda önemli bir altyapıya ihtiyaç var. Gen terapisi maliyetinin önemli bir kısmı uygulama merkezi ve otel hizmetlerini kapsamaktadır. Ülkemizde henüz yeterli sayıda uygulama merkezimiz bulunmamaktadır. Sayılarını artırmaya çalışıyoruz. Bu ihtiyacı gidermek için hücre ve gen terapisi hastanesi kurmak istiyoruz. Bu hastanenin hemen yanında bu tedavilerde kullanılan ürünlerin üretileceği bir altyapı planladık. Bu nedenle kendimiz terapi çalışmaları üretmek istiyoruz. Bu hastanenin hizmete girmesi değerli bir avantaj olacaktır. Mevcut tedavinin uygulanmasında uygulanacak yaş grubunun belirlenmesi bizim için kritik bir konudur. Son bilimsel gelişmeler bir yaş grubuna işaret ediyor. Hem klinik araştırmayı hem de uygulamayı birlikte başlatmayı hedefliyoruz” dedi.
“Dünyanın üçüncü onaylı HPV aşısı neden Türkiye’den gelmesin?”
Bilim kurulunun HPV üzerinde çalıştığını kaydeden Koca, “Dünyanın dört bir yanından gelen aşıları ve örnekleri incelediler. Burada en önemli konulardan biri üreticinin sınırlı olmasıdır. Onaylanmış iki üretici var. Programın başlamasıyla ilgili kamuoyu oluşturma ve her iki şirketle yaptığınız ticari görüşmelerde elimiz zayıf. Bu konudaki talebin dile getirilme şeklini kamu yararını da koruyacak şekilde planlarsak daha anlamlı olur. Aşının yerli olarak üretilmesi için Türk Sağlık Sanayii Başkanlığımızı görevlendirdik. Biyoteknoloji Enstitümüz çalışmalarına başladı. Ön bilgiler yerli aşıyı da üretebileceğimizi gösteriyor. “Dünyanın üçüncü onaylı aşısı neden Türkiye’den gelmesin?” dedi.